Açıklama
Ülkemizde sıklıkla kendiliğinden yetişen bir ağaç türü olan keçiboynuzunun meyveleri, sert, kabuksu ve boynuza benzer yapıları nedeniyle ‘keçiboynuzu’ adıyla anılmaktadır. Olduğu gibi bütün halde yenilebildiği gibi, çeşitli şekillerde mutfaklarımıza giren keçiboynuzu, toz halinde çeşitli yiyeceklere ve şifalı macunlara karıştırılarak, kaynatılıp pekmez şeklinde hazırlanarak ya da çay şeklinde içilerek de tüketilebilmektedir. Sağlığa birçok faydası bulunan keçiboynuzu, Anadolu’da en çok bilinen ve kullanılan şifalı meyvelerden biridir.
Dünyanın en eski ağaçlarından biri olarak da bilinen keçiboynuzu, milattan
önce 4000’li yıllardan bu yana bilinip kullanılmaktadır. Yakup Peygamberin çölde bu meyveleri yiyerek hayatta kaldığı bilindiğinden, Avrupa’da keçiboynuzu “St. John’s Bread” (Hz. Yakup’un ekmeği) olarak da bilinmektedir.
Keçiboynuzu ile ilgili en ilginç bilgilerden biri de, yuvarlak ve pürüzsüz tohumlarının şekilleri birbirinden farklı olsa da, ağırlıklarının tamı tamına birbirine eşit olmasıdır. Bu özelliğinden dolayı eskiden mücevherciler, yakut, elmas ve zümrüt gibi değerli taşları tartarken her biri 0,2 gram olan keçiboynuzu tohumlarını kullanmışlardır. 1 karat olarak bilinen ağırlık ölçüsü, 0,2 gramdır ve karat ismi de Yunancada keçiboynuzuna ithafen Keration’dan gelmektedir.
Keçiboynuzu nedir?
Latince ismi Ceratonia siliqua olan keçiboynuzu, Akdeniz ikliminin görüldüğü yerlerde yetişen ve baklagiller (Fabaceae) familyasına ait bir ağaç türüdür. Maki türü bitki örtüsüne sahip yerlerde, başta Güney Amerika, Avusturalya, Akdeniz ve Ege kıyıları olmak üzere dünyanın pek çok yerinde, özellikle hava sıcaklığının 20 derecenin altına pek düşmediği ılık ve sıcak yerlerde kendiliğinden yetişmektedir. Şiddetli kuraklıkların yaşandığı yerlerde bile meyve verebilmektedir. 90’lı yıllardan itibaren çeşitli şifalı özellikleri bilimsel olarak da ıspatlandığından, özellikle Güney Afrika ve California’da da kültüre alınarak özel olarak yetiştirilmeye başlanmıştır.
Akdeniz iklimine uygun yetişen yaprakları sert ve her dem yeşildir. Ağacın küçük çiçekleri, sonbahar aylarında salkımlar şeklinde oluşmaya başlar ve parlak yeşil renkte meyvelere dönüşür. Bu yeşil, ince ve uzun yapıda olan meyveler zamanla kabuksu, sert bir yapı geliştirerek kahverengiye dönerler ve olgunlaşırlar. Meyvelerin uzunlukları 10-20 santimetre arasında değişebilir.
Meyveler Haziran-Temmuz aylarında olgunlaşmaya başlar, Eylül’den Kasım’a kadar da hasat edilir.
Bir keçiboynuzu ağacı, 5-10 yaşlarına geldiğinde meyve vermeye başlar, ticari olarak değerli hale ise 15 yılda gelebilir. Bu nedenle özenle bakımı yapılır ve keçiboynuzu ağaçlarına ayrıca değer verilir. Ağacın ömrü yaklaşık 300-400 yıl olabilmektedir. Yıllık olarak tek bir keçiboynuzu ağacından yaklaşık 300 kiloya kadar keçiboynuzu meyvesi hasat edilebilmektedir.
Kakaoya benzer tadı sebebiyle kakaonun piyasadaki en büyük rakibidir. Kakaodan çok daha az yağ içeriyor olması nedeniyle özellikle unlu mamullerde, aromalı içeceklerde sıklıkla kullanılmaktadır.
Besin olarak kullanımının yanı sıra keçiboynuzu, meyvelerden elde edilen beyaz toz halindeki keçiboynuzu zamkı/gamı için de kağıt, boya, tekstil, plastik, petrol, mobilyacılık, eczacılık ve kozmetik sanayiinde de kullanılmaktadır. Hayvan yemi olarak kullanımı da yaygındır.
Keçiboynuzunun olası yan etkileri
Keçiboynuzunun bilinen yaygın bir yan etkisi bulunmamaktadır. Ancak hamileler ve emzirme döneminde olan kadınların, fazla miktarlarda keçiboynuzu yemekten ya da keçiboynuzu çayı içmekten kaçınmaları tavsiye edilmektedir.